Delikanlı Siyaset

Bir gün, sanırım Müjdat Gezen, politika kelimesinin Yunanca “poli” (çok) ve “tika” (yüz) kelimelerinin birleşiminden yola çıkılarak “ikiyüzlülük” anlamına geldiğini söylemişti espriyle karışık. Aslında şehir anlamındaki “polis” kelimesinden türeyen bir tabir, kente ya da devlete ait etkinlikler biçimindedir. “Siyaset“ kelimesinin de Arapça “Seyis”ten kökünü alması ilginç. Neticede iki kelime de idare etmekle ilgili.

Günümüzde ülkemizde süregiden siyasetin asıl anlamlarından çok, Müjdat Gezen’in şakayla karışık dillendirdiği anlam kaymasına yöneldiğini düşünmek istemesem de, şu seçim döneminin son safhasında almış olduğu şekil beni buna zorluyor.

Ne olur siyasetçiler, artık birbirinize haykırmaktan, kötü sözler söylemekten vazgeçin. Akşam haberleri birbirinize laf atmalarınızla dolu. Oysa iyice karamsarlığa gömüldüğümüz şu dönemde bizim yarınımıza güvenle bakmamızı sağlayacak vaatlere ihtiyacımız var. Sizlerse bu vaatleri bize aktarmaya yönelecek yerde tüm enerjinizi karşı tarafı gömmeye harcar vaziyettesiniz. Paylaşamadığınız nedir Allah aşkına? Çok şey mi istiyoruz? İnsanca yaşayacağımız bir memleket sadece ve bunu yaratmak da zor değil ha… Sorunlarımıza çözümler sunmanızı istiyoruz. Şu şucu, bu bucuyla kaybedecek vaktimiz var mı sizce? Ben bir kamu mühendisi olarak daha bir mühendis gibi hissetmek istiyorum kendimi mesela; teknolojiye yatırım yaparken (ki bu mesleğimizin bir gereği) maddi güçlükleri düşünmemek, kendimi geliştireceğim yayınlara rahatça ulaşabilmek, geleceğimden umutsuz olmamak hakkım değil mi? Altımızda çalışan işçi neredeyse bizden fazla alırken, biz neden onca sorumluluğun altına imza atıyoruz bu paraya?

Bu mesele sadece benimle ve meslekdaşlarımla ilgili spesifik bir örnek. Başka iş kollarının, başka sosyal sınıfların ya da yaş gruplarının da kendilerine göre binlerce sorunları var. Bunları konuşmak ve çözümlerinizi bizlere iletmek yerine bu ağız dalaşı nedir?

Biz daha gençken tüm siyasi liderlerin bir yuvarlak masa etrafında toplandıkları ve görüşlerini karşılıklı olarak dile getirdikleri televizyon programları hatırlıyorum. Bazıları hala YouTube’da var. Birinin diğerinin sözünü kestiğini, laf attığını, yüzünü ekşittiğini göremezsiniz. Sabırla dinliyor ve sıraları geldiğinde de rahatlıkla, ama karşı tarafı da incitmeksizin yanıtlarını veriyorlar. Bu Türkiye’yi özlüyoruz ne yalan söyleyeyim. Belki daha genç kuşaklar değil, çünkü onlar böyle zamanları görmediler ne yazık ki, ama ne olur, ne olur bize dönün ve bizi önemsediğinizi, bizi düşündüğünüzü bize hissettirin. Çözümleriniz günlük değil, ömürlük olsun. Günden güne değişen kararlar insanı deliye döndürüyor. Siyaset bir hizmet alanı olsun, bir hırs, bir cep doldurma, bir adam kayırma alanı olmasın. “İkiyüzlülük” değil, delikanlılık olsun ne olur…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir