SÖZ ÜÇLEMESİ

Arkadaşlar, her şey bir televizyon programında başladı. Atakum Belediyesi televizyonu ATATV’de on iki bölüm kadar süren bir sinema programı yapmıştım. Amaç, Samsun’da sinemayla uğraşan insanları tanıtmak, Samsun için sinemanın alternatif bir üretim ve istihdam yolu olabileceğini göstermekti. Bu programlardan birine aldığım üç kişi olan Mustafa Uyar, Cemalettin Solar ve Şahin Saydereli, fırsat buldukça çeşitli sinema ve dizi projelerinde yer almış, daha çok tanınmak, sinemada daha çok yer almak isteyen insanlardı. Programda uzun uzun Samsun’dan beri yapışabileceklerden bahsettik ve çıkışta onların her birinin ayrı ayrı başrolünde olacağı üç kısa film çekmek için söz verdim. Kısa filmler yapmayı zaten Salih Temiz’le kurduğumuz ortaklık (STİM YAPIM) gereği yapacaktık ve asıl hedefimiz olan uzun metraj öncesinde tecrübe edinmemiz gerekiyordu. Bu üç filmlik projeye de öyle bakıyordum.

Sonra senaryoları yazmaya giriştim ve kaynak olarak kendime çok karakterli, pek çok yan öykü içeren GÖLGENİ ARDINA AL romanımı seçtim. Hakikaten roman, bana hem kendiyle bağımlı hem de çok çeşitli açılımlar yapılabilecek onlarca seçenek sunuyordu. Neticede üç hikaye seçtim ve bunları hayli serbest şekilde senaryolaştırdım. Böylece, aslında uzun metrajını hayal ederek yazdığım romanı, yapması daha kolay olan kısa filmlerle bir noktaya getirebilecektim.

Ortaya çıkan üç senaryo AV, KOVBOY ve KAHVE’ydi. İlk olarak Mustafa için çekeceğim AV’a giriştik. Mustafa çekimler esnasında rahatsızlık geçirince, onun yerini alan Eray Özdal ile tamamladık filmi ve Samsun’da ve Ankara’da gösterdik. Bu ay itibariyle Cemalettin’in başrolde olduğu KOVBOY’un çekim sonrası işlemleri de bitti ve film seyre hazır hale geldi. Şahin için yazılan KAHVE’nin son senaryo taslağı ve çekim senaryosu da nihai şekli aldı ve yakında okuma provalarıyla filme start vereceğiz.

“Söz” günümüzde anlamından çok şey yitirmiş bir kavram. Artık insanlar söz vermenin ne anlama geldiğini unutmuş durumdalar. Bugün söylediklerini yarın çok kolay inkar edebiliyor ve buna da yüzleri kızarmaksızın bahane uyduruyorlar. Sözün senet sayıldığı günlerden çok uzaklaştık. Delikanlılık dşye bir kavram da yok şimdi. Şu anda siyasette yaşadıklarımızda, aynı günlük hayatımızdaki gibi, bunun pek çok örneği var ve bu durum gittikçe daha iğrenç bir hal alıyor.

Üçlememizin ana temasını Hacı Bektaş Veli’den aldık: “Öl söz verme, öl sözünden dönme.” Bu üç ayrı kısa filmi (her biri ortalama 30’ar dakika), anlatım farklılıklarına rağmen, birlikte kurgulayarak bir çok hikayeli uzun metraja dönüştürmek gibi bir düşüncem de var. KOVBOY, AV’dan daha iyi oldu. KAHVE de KOVBOY’dan iyi olacak eminim. Yaparak öğreniyoruz. Daha iyi yaptığımız film, bir önceki, acemiliğimizde kalan filmi yeniden kurgulamamız için bize yeni ufuklar açıyor. Üç film de bittikten sonra, bu nedenle, kurgu ve seslendirmelerini yeniden ele alacağız.

Yarın akşam KOVBOY’un tamamlanmış halini, ekip olarak, ilk defa seyredeceğiz. Halka açık gösterimler için birkaç ay daha beklememiz gerekecek. Ama seveceğiniz, AV’ın hatalarından büyük oranda kurtulmuş bir film ortaya çıktığını söyleyebilirim. Sinemayla kalın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir